Romanın sinemaya uyarlanması

Romanın Sinemaya Uyarlanması

Romanın sinemaya uyarlanması konusunda sinema ile en çok ilişki kurulan sanat romandır. Bu ilişkinin kökeni, neredeyse sinemanın başlangıcına dayanmaktadır. 19. yüzyılın popüler eğlencesi olan roman ile sinemanın teknik yönleri arasında bir süreklilik söz konusudur. Roman ile sinemanın ilişkilerine bakıldığında, iki sanatın da zaman zaman birbirlerinin olanaklarından yararlanmakta oldukları görülür.

Sinema, roman gereksinimlerine uygun ilginç konular, öyküler ve birtakım anlatım teknikleri açısından yararlanmaktayken, roman da özellikle onun somutlama, görselleştirmede yararlı birtakım betimleme ve bileşim tekniklerine ilgi göstermektedir. Öncelikle her iki sanatın aralarındaki benzerlik ve farklılıklara bakmakta fayda vardır.

Roman ile Sinemanın Benzerlikleri

Romanın sinemaya uyarlanması konusunda roman ile sinemanın benzerlikleri olarak 4 temel başlıkta incelememizi yapabiliriz.

  • Konu
  • Öykü Anlatma
  • Dramatik Yapı
  • Diğer Benzerlikler

Konu

Yapısal olarak romana daha yakın olan sinema ile romanın çıkış noktaları aynıdır: insan yaşamından kesitler sunmak. Yani her iki sanatın konusunu, insan ile çevresi oluşturur. Günümüzde filmler için oluşturulan ifadelerin pek çoğu, 18. yüzyılda gelişmiş olan roman üzerine yapılmıştır. Bu durumu, insanların olguların nasıl işlendiklerine ilişkin doğal merakları yaratmıştır.

Tarkovsky’e göre, bu son derece özgün ve bağımsız iki sanat dalının ortak yönü, gerçekliğin sunduğu malzemeyi yoğurmak ve yeniden düzenlemek konusunda sanatçıların sahip oldukları eşsiz özgürlüktür.

Hayatın yer yer çelişir görünen gerçeklerini ele alıp, birtakım ayıklama ve seçmelerle yazı ve konuşma dilinin olanaklarından yararlanarak yeni bir bütünlüğe kavuşturan roman, modern insanı bütün karmaşıklığı, çelişkileri ve arayışlarıyla ifade etmektedir. Sinema da, doğal çevrenin sınırlılıkları içerisindeki görsel öğeleri kullanarak hayatın gerçeklerini ele alır.

Öykü Anlatma

Sinema da roman gibi bir öykü anlatma aracı ve dile dayalı bir sanattır. Fakat film anlatısının öğeleri, 1920’lerin ortalarından beri var olduğu gibi mecazi değil, gerçek bir dil oluşturur.

“Olayların zaman sırasına göre anlatılması” olarak da tanımlanabilen öykü, yazınsal öğeler içerisinde en basit ve en ilkel anlatı biçimidir. Yalnızca merak duygumuza dayanır lakin yine de roman ve film gibi karmaşık yapıya sahip olan sanatların ortak yanıdır. Filmin yapısı ve kendine özgü nitelikleri, onu roman gibi diğer sanat dallarından ayırırken, bir öykü anlatma niteliği taşıyor oluşu romanla pek çok ortak öğeyi taşımasına neden olur.

Dramatik Yapı

Modernist yazının yapı ve formları ile, sesli sinemanın yapı ve formları çarpıcı bir benzerlik göstermektedir. Film ve yazının her ikisi de “basılı” medya formları olduğu için yapısal ve biçimsel olanakları oldukça benzerlik taşımaktadır.

Her sanat ürünü gibi film de bir şeyi anlatmak; bir düşünceyi,  bir görüşü yansıtmak; izleyiciye belli bir mesajı ulaştırmak amacıyla oluşturulur. Kısacası romancı gibi, sinemacının da söyleyeceği bir şey vardır ve bunu izleyicisine sinema görüntüleriyle aktarmaya çalışır. Tema; filmin içeriğini, özünü en kısa yoldan özetleyen ana düşünce ve dramatik yapının çekirdeğidir. Konu ise, bu temayı filmde işlerken verilen biçimdir. Bütün film içinde bir konunun işlenmesi, geliştirilmeye başlanılmasıyla dramatik yapı kurulur.

Diğer Benzerlikler

Roman gibi sinema da, gerçekçilik illüzyonuna dayanır. Romandaki gerçekçilik, dilin dünyayı apaçık bir şekilde gösterdiği varsayımına dayandırılır. Sinemada gerçekçilik ise, çoğunlukla bir fonksiyon olarak değil, yapısında var olan bir nitelik olarak düşünülür.

Önemli olan nokta, görüntü ve sözcüler arasındaki benzerlikler değil, anlatı stratejileri arasındaki benzerliktir: Roman formu gibi sinema da, görüntü ve gerçek arasındaki tartışmasız ilişkiye dayanır.

Roman ile Sinemanın Farklılıkları

Her sanatın kullandıkları belli bir malzeme ve bu malzemeye en yatkın işleme biçimi vardır. Eco, bir anlatımın malzemesi değiştirildiğinde, anlatım biçiminin de değiştiğini vurgular. Sanatların kendilerine özgü özelliklerini oluşturan ve ayıran da, kullandıkları bu malzeme ile malzemenin yapısından doğan değişik işleme yollarıdır. Roman ve Sinemanın farklılıkları konusunu 4 başlığa ayırabiliriz:

  • Sözcük-Görüntü ayrımı
  • Bakış Açısı
  • Zaman
  • Diğer Farklılıklar

Sözcük – Görüntü ayrımı

Roman ile sinemanın temel ayrımı, romanın sözcüklere, sinemanın da görüntülere dayanmasıdır. Sözcük, somut bir varlığı gösterdiği zaman bile soyut bir kavramdır. Oysa görüntü, her zaman somuttur. Örneğin, romancının kediyi belirtmek için kullandığı “kedi” sözcüğünün uyandırdığı kavram ile sinemacının ortaya koyduğu “kedi” görüntüsü hiçbir zaman aynı değildir. Sinemacı, romancının okurların aklına tek bir kedi getirmek için birkaç sayfa betimlemeye çalıştığı kediyi, tek görüntüyle, kedinin kendisini göstererek ortaya koyar.

Bakış Açısı

Roman ile sinema arasındaki ikinci ayrımı, bakış açısı oluşturmaktadır. Romandaki bakış açısı, genellikle öykü olaylarını gözleri aracılığıyla izlediğimiz anlatıcı ile ilgilidir. Çoğu zaman roman ve öyküler, bir anlatıcının bilinci ve dili aracılığı ile anlatılır; bu, yazarlara yönetmenlerden daha büyük görme uzaklığı ve esneklik sağlar. Bu nedenle romancı, bakış açısını büyük bir özgürlükle kullanabilir.

Yönetmen de, tıpkı bir roman yazarı gibi çeşitli bakış açıları kullanabilir. Bununla birlikte aynı film içinde ve hatta aynı sekansta birinci kişiden ikinci kişiye, hatta üçüncü kişiye bile geçebilir.

Zaman

Roman ile sinemanın farklılıkları olarak üçüncü ayrım, zaman konusundadır. Romancı bakış açısını kullanmakta ne kadar özgürse, zamanın çeşitli biçimlerini kullanmakta da o kadar özgürdür. Oysa sinema, sürekli olarak “şimdiki zaman” içerisinde çalışmak zorundadır. Geçmiş zamana dönmek istediğimizde bu durum, izleyicinin anlaması için yönetmen tarafından farklı bir çekim metoduyla (flashback) verilir.

Diğer Farklılıklar

Film, “gerçeklik izlenimi”nden dolayı izleyicinin algı gücünü romandan daha çok etkileyerek, kitleleri kendisine çeker. Böylece halk ile sanat arasındaki uçurumu kaldıran bir köprü olur.

Roman ile Sinemanın farklılıkları olarak “betimleme”yi de sayabiliriz. Bileşime katkı olanakları yönünden kamera betimlemesi ile roman betimlemesi, iki sanatın anlatım araçlarının başkalığı nedeniyle önemli farklılıklar gösterir.

Romanın Sinemaya Uyarlanması

Romanın sinemaya uyarlanması konusunda uyarlamanın gerçekleştirilme sürecinde yapılacak ilk iş, özgün eseri iyi tanımaktır. İlk okuma, eser hakkında genel bir bilgi verirken, daha sonraki okumalar daha özel ayrıntıların ortaya çıkmasını sağlayacaktır. Bazı sinemacılar, ilk okumadan sonra bilinçaltının malzemeyi özümlemesi için bir süre eseri ellerine almazlar. Sadece edindikleri bazı özel izlenimleri not ederler.

Bir romanı uyarlayacak olan sinemacı, pratikte bir çok karar vermek durumunda kalabilir: birkaç yüz sayfalık roman doksan dakikalık bir filme nasıl sığdırılır; karakterler ve sahneler nasıl görselleştirilir; edebi zaman ve mekan sinemaya uygun bir biçimde nasıl düzenlenir; zihinden geçen düşünceler nasıl dramatize edilir; izleyicinin katılımını sürdürebilmek için anlatıdaki gerilim ve duraklamalar en etkili biçimde nasıl düzenlenir; olay dizileri psikolojik ya da fiziksel nedensellikle bağlanacak şekilde nasıl sıralanır; başlangıç, doruk noktası ve sonucun oluşturulmasında zorunlu olarak bazı şeyleri atma esere sadık kalma yoluyla nasıl bir öykü yapısı oluşturulur. Kısaca özetlersek, uyarıcıyı, anlatan metni gösteren metne dönüştürebilen bir strateji yaratmak zorundadır.

Uyarlamada, özgün eserden ikinci bir özgün eser yaratmak söz konusudur. Bunun gerçekleştirilebilmesi için yapılması gereken aşamalar şunlardır:

  • Romandaki ana öyküyü bulmak
  • Sinemada kullanılacak karakterleri seçmek
  • Temayı keşfetmek
  • Eserin üslup ve atmosferini yaratmak

Uyarlama Türleri

Romanın sinemaya uyarlanması konusunda uyarlama sürecinde en sık karşılaşılan sorunun, bir romanın sinemaya nasıl uyarlanacağına ilişkin olarak gündeme geldiği görülmektedir. Uyarlama türleri literatürde farklı kavramlarla incelenmekle birlikte temelde üç uyarlamanın varlığından söz etmek olasıdır:

Doğrudan Aktarma Şeklinde Yapılan Uygulamalar (Transposition)

Doğrudan uyarlama, genel olarak bir yazınsal eserin sinema diline aktarılması için zorunlu teknik değişiklikler yapmadan veya çok az yapılarak aynen sinemaya aktarılması anlamında kullanılmaktadır. Bu türde romanın çok az bir müdahaleyle doğrudan sinemaya aktarılması söz konusudur. Uygulamadaki güçlüklerinden dolayı günümüzde sinemacılar tarafından çok fazla tercih edilmemektedir.

Yorumlama ya da Bazı Değişikliklerle Gerçekleştirilen Uyarlamalar (Commentary)

Bu tür uyarlama, kaynak alınan romanın malzemesine birebir sadık kalmayı gerektirmediğinden, senaryo yazarı kendisini heyecanlandıran öğeleri belirleyerek çalışmasını bunları işleyerek oluşturabilir. Dolayısıyla bu türde, uyarlama için seçilen orijinal eser maksatlı olarak bazı bakımlardan değiştirilmektedir.

Esinlenme Şeklinde Gerçekleştirilen Uyarlamalar (Analogy)

Romandan esinlenilerek yapılan film, romanı sinemaya uyarlamanın son yolunu oluşturmaktadır. Burada, romanı sinemaya uyarlama sorunu kalmaz. Belki “kanava” olarak bir benzerlik kalır; bu benzerlik kimi zaman olay örgüsü yönünden, kimi zaman da anlatılan evreni değerlendirilmesindeki “tavrı” bakımından olur.

Sonuç olarak sinemanın çağımızın önemli bir iletişim aracı olduğu göz önüne alındığında, romanın sinemaya uyarlanması konusunda bu tür uyarlamaların yapılması kaçınılmazdır. Geçmişte de sinemaya uyarlanan birçok film mevcuttur. Çünkü edebiyat günümüze değin Dickens, Zola, Dostoyevski, Hemingway ve Faulkner gibi büyük ustalar yetiştirmiştir. Dolayısıyla sinemanın edebiyatın bu birikiminden ve yazarlarından yararlanması doğal, hatta kaçınılmaz bir olgudur. Diğer yandan kitap yoluyla ulaşamayan insanlara, sinemanın anlatım biçimiyle ulaşmasının insanlığın gelişimi ve özgürleşmesi açısından da bir yararı olduğu aşikardır.

Bu yazı Zeynep Çetin’in Doktora Tezinden alınmıştır.

Bu yazımızdan keyif aldıysan SinePlus Akademi yeni dönem Senaryo Kurslarına katılabilir, romanları okumanın ötesine geçip, onları uyarlayarak kendi senaryonu yazabilirsin.

Bilgi ve Kayıt için: Tıkla…

Analogy, Commentary, roman ile sinemanın benzerlikleri, roman ile sinemanın farklılıkları, romanın sinemaya uyarlanması, Transposition, uyarlama türleri


sineplus

BURASI MUTLU YÜZLER AKADEMİSİ; EN İYİSİNİ YAPANLAR MERKEZİ...

Bir yanıt yazın

Lalegül Sokak No:7 Levent Elmas Studio D:1 4.Levent/Kağıthane/İstanbul
0540 456 78 78 | info@sineplusakademi.com

Sitemizde 128 bit güvenlik ve iyzico altyapısıyla güvenle alışveriş yapabilirsiniz.
Her Hakkı Saklıdır © 2022 - SinePlus Prodüksiyon ve Eğitim Hizm. Tic. Ltd. Şti.-Sevgi ve Gözyaşıyla Üretildi.
Whatsapp'dan Ulaş
1
Bize Hemen Ulaşın?
Scan the code
Merhaba 👋
Size yardım edebilir miyiz?